bugün
- deniz gezmiş13
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks31
- keki kabarmayan sözlük kızı20
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam11
- iğrenç bir his tarif et29
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması8
- icardi190510
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni14
- anın görüntüsü11
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek37
- nervio13
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- düşün ki o bunu okuyor14
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak16
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor17
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi9
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- erkek çocuk için isim önerileri9
- içip içip entry girmek8
entry'ler (35)
durumu içler acısı olan, içinden tribünle, hocayla, kendiyle sürekli kavga eden futbolcudur.
fıkralarda bahsedildiği gibi ülkemizde " bizim orda bunlardan çook var.." dedirten kesimdir.
en tanınmışı roberto carlos tur. türk futbolculardan gökhan gönül ve eskilerden beşiktaşlı futbolcu mutlu sayılabilir.
bilimsel bir açıklama olarak hiç duymadığım ama " a görüyor musun bak yine uçak düştü. kesin deprem olacak.. " şeklinde ki ifadelerle sıkça duyduğum " deprem habercisi "..
çok tehlikeli bir andır. nitekim o anda gizli saklı herşeyi ağzınızdan rahatlıkla kaçırabilirsiniz ki bunlar aleyhinizde delil olarak rahatlıkla kullanılabilir.
oldukça önemli bir sektör haline gelen dizi müziklerinin başarılı söz ve bestecisi. bir ara kıraç ın elinde tuttuğu bayrağı almış olup daha dingin besteleriyle farklı bir kulvara taşımıştır. yumuşak ve dinlendiren müziği, anlamlı ve insanın içine dokunan sözleriyle oldukça başarılıdır.
memet bizde bilemiyoruz memet
böyle mi sürecek bu ilelebet
değişir mi dünya, döner mi devran
ama sen ümit etmeye devam et..
öyle karanlık bir kutu ki insan
kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
söz dediğin insan icadı lisan
ama sen yinede hep hayattan bahset..
böyle mi sürecek bu ilelebet
değişir mi dünya, döner mi devran
ama sen ümit etmeye devam et..
öyle karanlık bir kutu ki insan
kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
söz dediğin insan icadı lisan
ama sen yinede hep hayattan bahset..
"bırak bu ayakları" denilen, ciddiye alınmayan tiplerdir.
kahve falında sezon sonunu göremeyeceği çıkan teknik direktör.
modası ve o dönem yapılan türk filmleri düşünüldüğünde güzelliklerine rağmen ne olursa olsun geri gelmesini isteyemeyeceğimiz yıllar..
uzak bir ihtimaldir.
büyük umutlarla, olanca heyecanla beklenen 90 dakikanın, tam bir hayal kırıklığına dönüşmesinin ardından, kahrolan taraftarın elinden bir kaza çıkmaması ve sahaya inmemek için kendini frenlemesinin en kestirme yoludur. nitekim tebdil-i mekanda ferahlık vardır.
"fizik Allah'ın belasıdır" şeklinde devam eden öğrencilik yıllarımızın tatlı sloganının girizgahı.
ötenazi istettirecek derecedeki korkunç baş ağrısı krizlerinin seyrettiği, bayanlarda daha çok rastlanan "Allah düşmanımın başına vermesin." dedirten hastalık..
"başkanlığı bırakıyorum" diyerek "büyük başkan bizi bırakma" tezahhuratının binler tarafından haykırılmasına vesile olan, uzun yıllardır hizmet ettiği fenerbahçe takımının inişli çıkışlı futbol başarılarının yanında kurumsallaşma ve finansal anlamda attığı adımlarda sürekli yükselen ve istikrarlı başarısı herkes tarafından takdirle ve gıpta ile karşılanan büyük başkan..
sezen. yol arkadaşım, yol arkadaşımız. boğaza bir hıçkırık düğümlenir. bir veda anıdır yaşanan yada kalbin kırıldığı kırılıpta sesini çıkaramadığı bir andır. kalp atar. bir kalp kırılsada atmaya devam eder sonuçta. hayat bir yoldur uzunluğunu bilmediğin çıkmışsındır bi kere. sezen yol arkadaşıdır. çığlığındır, sitemindir, bu çileli yolun azığıdır. dayan der kulağına usulca. senin için, seni sana ve kimeyse sitemin, nazın, kırgınlığın O anlatır. sen dinlersin..güç bulursun her şarkısında. kendinin ve bu hayat yolunun kılavuzluğunu yapar sana. öyle yücedir Onun gönlü işte. tanımadan seni yetişir imdadına. O bir orkestra şefidir. O bir dert ortağıdır. O bir SEZEN dir işte..O Allah ın mucizelerinden biridir. ve ben O nu çok seviyorum...
şu üç günlük ömrüne beni sığdıramadın...
çok fazla bilgi, akıcı ve sakin bir anlatım, çok fazla vicdan gerektirmeyen bir eylemdir. iyi oynandığında, kazanılan güzel başarılarda sırtı sıvazlamak, alkışlamak yerine eleştirmek için sürekli bir kusur aramak adeta kutsal görev olarak benimsenmiştir. eleştiri boyutunun sınırı olmayıp, övgü gerektiren cümleler dille diş arasından kerpetenle çıkmaktadır. ve yazık ki bu eleştiriler bazen futbola, oynanan oyuna değil, şahsa yönelik olup olay çirkinlik boyutuna ulaşır.
- geldim yarım, kaldım yarım, neydi ne oldu? şunu tez çağırın..
doğrusu: geldim yarım, kaldım yarım, neydi ne oldu? şu tez canım..
- ula ula ula bi karıyı bile beceremeysun..
doğrusu: ula ula ula bi kalori bile etmeysun..
- şimdi bilsem tadı vefa..
doğrusu: şimdi bir semt adı vefa..
doğrusu: geldim yarım, kaldım yarım, neydi ne oldu? şu tez canım..
- ula ula ula bi karıyı bile beceremeysun..
doğrusu: ula ula ula bi kalori bile etmeysun..
- şimdi bilsem tadı vefa..
doğrusu: şimdi bir semt adı vefa..
Oysa ne çok güvenmiştim sana..
inanmıştım her gelecek gün bana mutluluk getirecektin. ara sıra yakacaktın canımı hep değil. kayıtsız adanmıştım çünkü sana. kayıtsız sevmiştim seni. bazıları saklanırken ve saklamaya çalışırken senin onlara getirdiklerini -sanki görmeyecekmişsin gibi- ben açtım tüm sınırlarımı sana. her getirdiğini "başım üstüne!" dedim aldım bağrıma bastım. sense daha çok acı getirdin bana. yalancı ve vefasız dostlar getirdin. hayallerim vardı sana heyecanla anlattığım, sen hepsini parçalayıp öyle verdin. sanki sana hiç anlatmamışım gibi hevesle. yine de kızmadım sana. yani kızdım da hiç haykırmadım sana. "beni büyütmek için yapıyor" dedim ve büyümeye çalıştım her düşürdüğünde ve ağlattığında beni. ama artık yorgunum. gerçekten çok yorgunum. senden huzur istiyorum sadece huzur..
Biliyor musun? şu sıra daha çok soruyorum kendime "hatam neydi?" diye. daha çok gözlemliyorum etrafımı ve insanları. "acaba onlarında içi benim kadar acıyor mu?" diye soruyorum kendime. acıttın mı diye sormuyorum çünkü biliyorum onları da acıttın ve acıtıyorsun. sanırım seninle oynadığım o pollyannacılık seni bana, beni bana anlattığından daha çok anlattı. ve bunun içindir ki seni tanıdığım kadar kendimi tanıyamamam. evet onları gözlemliyorum onlarında canı benim kadar çok mu yandı? o prensip sahibi, o senden hiçbir şey beklemeyen, o sana benim kadar gülümsemeyen insanlar nasıllar?
Gece derin karanlığına ilerliyor. üzerimde pijamalarım makyaj yaptım. tam bir gece makyajı. dudaklarımı kırmızıya boyadım, gözlerimi yeşile. içimden geldi. aynaya baktım sonra. bir yabancıya bakarcasına süzdüm kendimi. ne güzel buldum, ne çekici. değişmiş buldum her baktığımda biraz daha yabancılaşan bu kadını. duygularımda böyle, hep değişiyor. bu yüzdendir aynadaki bu kadının değişimi. bu yüzdendir üç valiz dolusu elbiseden dönüp dolaşıp iki tanesini giymelerim, bu yüzdendir en çok pijamalarımın kirlenişi, bu yüzdendir zamansız makyajım, bu yüzdendir dinlemek için üç ağır, bir hareketli şarkı atışım listeme, bu yüzdendir çok istediğim kitabı alıp masamda öylece duruşu.
Yani anlayacağın kırgınım sana hayat. ve kırıklarım kalbime batıyor. sezen söylüyor:
" bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan
yüzüne bakmak istemez yaşamın o kadar azalmıştır anlam..."
aynen öyle. yüzüne bakmak istemiyorum senin şu sıra, en çok şu sıra. sana yenik durmak istemiyorum. çünkü yinede seviyorum seni. tüm bencilliğine ve yalancılığına rağmen. o yüzden sana yenilmeyeceğim, seni bırakmayacağım. sende sana verileni oynuyorsun sonuçta.
sana Cahit Sıtkı‘nın dizeleriyle sesleniyorum: " her mihnet kabulüm yeter ki gün eksilmesin penceremden…"
gitme hayat. ne olursa olsun gitme yanımdan.
inanmıştım her gelecek gün bana mutluluk getirecektin. ara sıra yakacaktın canımı hep değil. kayıtsız adanmıştım çünkü sana. kayıtsız sevmiştim seni. bazıları saklanırken ve saklamaya çalışırken senin onlara getirdiklerini -sanki görmeyecekmişsin gibi- ben açtım tüm sınırlarımı sana. her getirdiğini "başım üstüne!" dedim aldım bağrıma bastım. sense daha çok acı getirdin bana. yalancı ve vefasız dostlar getirdin. hayallerim vardı sana heyecanla anlattığım, sen hepsini parçalayıp öyle verdin. sanki sana hiç anlatmamışım gibi hevesle. yine de kızmadım sana. yani kızdım da hiç haykırmadım sana. "beni büyütmek için yapıyor" dedim ve büyümeye çalıştım her düşürdüğünde ve ağlattığında beni. ama artık yorgunum. gerçekten çok yorgunum. senden huzur istiyorum sadece huzur..
Biliyor musun? şu sıra daha çok soruyorum kendime "hatam neydi?" diye. daha çok gözlemliyorum etrafımı ve insanları. "acaba onlarında içi benim kadar acıyor mu?" diye soruyorum kendime. acıttın mı diye sormuyorum çünkü biliyorum onları da acıttın ve acıtıyorsun. sanırım seninle oynadığım o pollyannacılık seni bana, beni bana anlattığından daha çok anlattı. ve bunun içindir ki seni tanıdığım kadar kendimi tanıyamamam. evet onları gözlemliyorum onlarında canı benim kadar çok mu yandı? o prensip sahibi, o senden hiçbir şey beklemeyen, o sana benim kadar gülümsemeyen insanlar nasıllar?
Gece derin karanlığına ilerliyor. üzerimde pijamalarım makyaj yaptım. tam bir gece makyajı. dudaklarımı kırmızıya boyadım, gözlerimi yeşile. içimden geldi. aynaya baktım sonra. bir yabancıya bakarcasına süzdüm kendimi. ne güzel buldum, ne çekici. değişmiş buldum her baktığımda biraz daha yabancılaşan bu kadını. duygularımda böyle, hep değişiyor. bu yüzdendir aynadaki bu kadının değişimi. bu yüzdendir üç valiz dolusu elbiseden dönüp dolaşıp iki tanesini giymelerim, bu yüzdendir en çok pijamalarımın kirlenişi, bu yüzdendir zamansız makyajım, bu yüzdendir dinlemek için üç ağır, bir hareketli şarkı atışım listeme, bu yüzdendir çok istediğim kitabı alıp masamda öylece duruşu.
Yani anlayacağın kırgınım sana hayat. ve kırıklarım kalbime batıyor. sezen söylüyor:
" bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan
yüzüne bakmak istemez yaşamın o kadar azalmıştır anlam..."
aynen öyle. yüzüne bakmak istemiyorum senin şu sıra, en çok şu sıra. sana yenik durmak istemiyorum. çünkü yinede seviyorum seni. tüm bencilliğine ve yalancılığına rağmen. o yüzden sana yenilmeyeceğim, seni bırakmayacağım. sende sana verileni oynuyorsun sonuçta.
sana Cahit Sıtkı‘nın dizeleriyle sesleniyorum: " her mihnet kabulüm yeter ki gün eksilmesin penceremden…"
gitme hayat. ne olursa olsun gitme yanımdan.