bugün

entry'ler (35)

mevkisinde oynatilmayan futbolcu

durumu içler acısı olan, içinden tribünle, hocayla, kendiyle sürekli kavga eden futbolcudur.

arabada yüksek sesle arabesk dinleyen kıro

fıkralarda bahsedildiği gibi ülkemizde " bizim orda bunlardan çook var.." dedirten kesimdir.

taçların usta ismi

en tanınmışı roberto carlos tur. türk futbolculardan gökhan gönül ve eskilerden beşiktaşlı futbolcu mutlu sayılabilir.

artan uçak kazaları

bilimsel bir açıklama olarak hiç duymadığım ama " a görüyor musun bak yine uçak düştü. kesin deprem olacak.. " şeklinde ki ifadelerle sıkça duyduğum " deprem habercisi "..

uykuyla uyanıklık arasındaki an

çok tehlikeli bir andır. nitekim o anda gizli saklı herşeyi ağzınızdan rahatlıkla kaçırabilirsiniz ki bunlar aleyhinizde delil olarak rahatlıkla kullanılabilir.

toygar ışıklı

oldukça önemli bir sektör haline gelen dizi müziklerinin başarılı söz ve bestecisi. bir ara kıraç ın elinde tuttuğu bayrağı almış olup daha dingin besteleriyle farklı bir kulvara taşımıştır. yumuşak ve dinlendiren müziği, anlamlı ve insanın içine dokunan sözleriyle oldukça başarılıdır.

en anlamlı şarkı sözü

memet bizde bilemiyoruz memet
böyle mi sürecek bu ilelebet
değişir mi dünya, döner mi devran
ama sen ümit etmeye devam et..

öyle karanlık bir kutu ki insan
kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
söz dediğin insan icadı lisan
ama sen yinede hep hayattan bahset..

gidiyorum ama donusum muhtesem olacak adamlari

"bırak bu ayakları" denilen, ciddiye alınmayan tiplerdir.

michael skibbe

kahve falında sezon sonunu göremeyeceği çıkan teknik direktör.

seksenler

modası ve o dönem yapılan türk filmleri düşünüldüğünde güzelliklerine rağmen ne olursa olsun geri gelmesini isteyemeyeceğimiz yıllar..

chp nin muhalefet yapmayi ogrenmesi

uzak bir ihtimaldir.

dakika 85 ken stadi terketmek

büyük umutlarla, olanca heyecanla beklenen 90 dakikanın, tam bir hayal kırıklığına dönüşmesinin ardından, kahrolan taraftarın elinden bir kaza çıkmaması ve sahaya inmemek için kendini frenlemesinin en kestirme yoludur. nitekim tebdil-i mekanda ferahlık vardır.

müzik ruhun gıdasıdır

"fizik Allah'ın belasıdır" şeklinde devam eden öğrencilik yıllarımızın tatlı sloganının girizgahı.

migren

ötenazi istettirecek derecedeki korkunç baş ağrısı krizlerinin seyrettiği, bayanlarda daha çok rastlanan "Allah düşmanımın başına vermesin." dedirten hastalık..

aziz yıldırım

"başkanlığı bırakıyorum" diyerek "büyük başkan bizi bırakma" tezahhuratının binler tarafından haykırılmasına vesile olan, uzun yıllardır hizmet ettiği fenerbahçe takımının inişli çıkışlı futbol başarılarının yanında kurumsallaşma ve finansal anlamda attığı adımlarda sürekli yükselen ve istikrarlı başarısı herkes tarafından takdirle ve gıpta ile karşılanan büyük başkan..

sezen aksu

sezen. yol arkadaşım, yol arkadaşımız. boğaza bir hıçkırık düğümlenir. bir veda anıdır yaşanan yada kalbin kırıldığı kırılıpta sesini çıkaramadığı bir andır. kalp atar. bir kalp kırılsada atmaya devam eder sonuçta. hayat bir yoldur uzunluğunu bilmediğin çıkmışsındır bi kere. sezen yol arkadaşıdır. çığlığındır, sitemindir, bu çileli yolun azığıdır. dayan der kulağına usulca. senin için, seni sana ve kimeyse sitemin, nazın, kırgınlığın O anlatır. sen dinlersin..güç bulursun her şarkısında. kendinin ve bu hayat yolunun kılavuzluğunu yapar sana. öyle yücedir Onun gönlü işte. tanımadan seni yetişir imdadına. O bir orkestra şefidir. O bir dert ortağıdır. O bir SEZEN dir işte..O Allah ın mucizelerinden biridir. ve ben O nu çok seviyorum...

şarkılardan akılda kalan cümleler

şu üç günlük ömrüne beni sığdıramadın...

türkiye de futbol yorumculuğu

çok fazla bilgi, akıcı ve sakin bir anlatım, çok fazla vicdan gerektirmeyen bir eylemdir. iyi oynandığında, kazanılan güzel başarılarda sırtı sıvazlamak, alkışlamak yerine eleştirmek için sürekli bir kusur aramak adeta kutsal görev olarak benimsenmiştir. eleştiri boyutunun sınırı olmayıp, övgü gerektiren cümleler dille diş arasından kerpetenle çıkmaktadır. ve yazık ki bu eleştiriler bazen futbola, oynanan oyuna değil, şahsa yönelik olup olay çirkinlik boyutuna ulaşır.

yanlış anlaşılmış şarkı sözleri

- geldim yarım, kaldım yarım, neydi ne oldu? şunu tez çağırın..

doğrusu: geldim yarım, kaldım yarım, neydi ne oldu? şu tez canım..

- ula ula ula bi karıyı bile beceremeysun..

doğrusu: ula ula ula bi kalori bile etmeysun..

- şimdi bilsem tadı vefa..

doğrusu: şimdi bir semt adı vefa..

depresyon kadin ve hayat

Oysa ne çok güvenmiştim sana..
inanmıştım her gelecek gün bana mutluluk getirecektin. ara sıra yakacaktın canımı hep değil. kayıtsız adanmıştım çünkü sana. kayıtsız sevmiştim seni. bazıları saklanırken ve saklamaya çalışırken senin onlara getirdiklerini -sanki görmeyecekmişsin gibi- ben açtım tüm sınırlarımı sana. her getirdiğini "başım üstüne!" dedim aldım bağrıma bastım. sense daha çok acı getirdin bana. yalancı ve vefasız dostlar getirdin. hayallerim vardı sana heyecanla anlattığım, sen hepsini parçalayıp öyle verdin. sanki sana hiç anlatmamışım gibi hevesle. yine de kızmadım sana. yani kızdım da hiç haykırmadım sana. "beni büyütmek için yapıyor" dedim ve büyümeye çalıştım her düşürdüğünde ve ağlattığında beni. ama artık yorgunum. gerçekten çok yorgunum. senden huzur istiyorum sadece huzur..
Biliyor musun? şu sıra daha çok soruyorum kendime "hatam neydi?" diye. daha çok gözlemliyorum etrafımı ve insanları. "acaba onlarında içi benim kadar acıyor mu?" diye soruyorum kendime. acıttın mı diye sormuyorum çünkü biliyorum onları da acıttın ve acıtıyorsun. sanırım seninle oynadığım o pollyannacılık seni bana, beni bana anlattığından daha çok anlattı. ve bunun içindir ki seni tanıdığım kadar kendimi tanıyamamam. evet onları gözlemliyorum onlarında canı benim kadar çok mu yandı? o prensip sahibi, o senden hiçbir şey beklemeyen, o sana benim kadar gülümsemeyen insanlar nasıllar?
Gece derin karanlığına ilerliyor. üzerimde pijamalarım makyaj yaptım. tam bir gece makyajı. dudaklarımı kırmızıya boyadım, gözlerimi yeşile. içimden geldi. aynaya baktım sonra. bir yabancıya bakarcasına süzdüm kendimi. ne güzel buldum, ne çekici. değişmiş buldum her baktığımda biraz daha yabancılaşan bu kadını. duygularımda böyle, hep değişiyor. bu yüzdendir aynadaki bu kadının değişimi. bu yüzdendir üç valiz dolusu elbiseden dönüp dolaşıp iki tanesini giymelerim, bu yüzdendir en çok pijamalarımın kirlenişi, bu yüzdendir zamansız makyajım, bu yüzdendir dinlemek için üç ağır, bir hareketli şarkı atışım listeme, bu yüzdendir çok istediğim kitabı alıp masamda öylece duruşu.
Yani anlayacağın kırgınım sana hayat. ve kırıklarım kalbime batıyor. sezen söylüyor:
" bazen daha fazladır her şey bir eşikten atlar insan
yüzüne bakmak istemez yaşamın o kadar azalmıştır anlam..."
aynen öyle. yüzüne bakmak istemiyorum senin şu sıra, en çok şu sıra. sana yenik durmak istemiyorum. çünkü yinede seviyorum seni. tüm bencilliğine ve yalancılığına rağmen. o yüzden sana yenilmeyeceğim, seni bırakmayacağım. sende sana verileni oynuyorsun sonuçta.
sana Cahit Sıtkı‘nın dizeleriyle sesleniyorum: " her mihnet kabulüm yeter ki gün eksilmesin penceremden…"
gitme hayat. ne olursa olsun gitme yanımdan.